Tahran, özellikle Ürdünlü, Iraklı ve Türk yetkilileri geniş kapsamlı şekilde bilgilendirdiklerini iddia ediyor.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amirabdullahyan, Pazar günü yaptığı açıklamada, İran’ın komşu ülkelere ve İsrail’in müttefiki ABD’ye saldırıyı başlatacağını 3 gün önceden bildirdiğini söyledi.
ABD ise böyle bir uyarı-bilgilendirme almadığını iddia ederek İran’ı yalanladı. ABD, saldırı esnasında İsviçre üzerinden bir mesaj geldiğini ama bunun ön-uyarı olmadığını iddia ediyor.
Ancak bölge devletleri bilgilendirilirken ABD ve İsrail’in bu bilgileri almadığı düşünülemez. Şurası açık ki İran, saldırıdan 3 gün önce nereye ve nasıl saldıracağını İsrail ve ABD’nin de bileceği/öğreneceği şekilde paylaşmış. Hatta saldırı yapılacak askeri üslerin isimleri dahi saldırıdan önce telaffuz edilmiş. Bu sayede İsrail’in o üslerde önlem aldığı, belli yerleri boşalttığı anlaşılıyor.
Ayrıca saldırıdan saatler önce Tahran, Iraklı yetkililerle görüştü ve hava saldırısının başlayacağını söyleyerek Irak hava sahasının kapatılmasını sağladı… Saldırı adım adım, göstere göstere geldi ve İran hemen hemen her adımı İsrail’in de öğreneceği şekilde çevresiyle paylaştı.
Ürdünlü bir yetkilinin Reuters‘e verdiği bilgiye göre İran Arap büyükelçileri geçtiğimiz hafta topladı ve yapacaklarını bir bir onlara da anlattı. Yani sürpriz yoktu. Ankara dahil Orta Doğu’da hiçbir başkent Cumartesi-Pazar gecesi yaşananlara şaşırmadı, kimseye sürpriz olmadı… Büyükelçilere saldırı silahları bile anlatıldı.
Amerikalılar saldırıda kullanılcak iha, seyir ve balistik füzelerinin türüne ve sayısına kadar biliyordu. Hatta hangi hedeflerin vurulacağını da biliyorlardı. Buna göre gemiler, uçaklar ve radarlar ayarlandı, bilgiler bu sayede kolaylıkla toplandı.
İran füze ve siha’larını vurmak bu sayede çok kolay oldu. O gece İsrail, ABD, İngiltere, Ürdün güçleri için bir tür tatbikat gibiydi. Kimsenin burnu kanamadı (7 yaşında bir Arap çocuğununki hariç)
İranlı yetkililer ABD’nin Katar, Türkiye ve İsviçre’nin de aralarında bulunduğu diplomatik kanallar aracılığıyla bilgilendirdiğini ve bunun bir tepkiyi kışkırtmayacak şekilde gerçekleştirileceğini söylüyor. Bunun anlamı şu: “Biz İsrail’e zarar vermek istemiyoruz, sadece Şam’daki elçilik saldırısının karşılığını veriyoruz.”
İRAN NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
İran’ın önceden haber vererek, hatta hedefleri belirterek “saldırmasının arkasında şunlar yatıyor:
İSRAİL Mİ KAZANDI?
Saldırı İsrail için askeri bir başarı sayılamaz. İsrail’e 7 füze düştü. Çok hafif hasar var, bir de Arap bedevi kız çocuğu öldü. Ancak İran farklı saldırsaydı, saldırı daha yakından olsaydı ve daha gelişmiş silahlar kullanılsaydı İsrail şehirleri şu anda enkaz yerine dönebilirdi. Saldırı İsrail’in savulunulamayacak kadar küçük ve hasımlarına çok yakın olduğunu gösteriyor.
Siyasi açıdan ise İsrail zafer kazandı. İran saldırıları sayesinde ABD ve Avrupa’da İsrail’e destek arttı, Gazze’deki insan hakları ihlalleri bir süreliğine gündemden düştü. Bu sayede Kongre’den İsrail’e yardım paketi daha kolay çıkabilir, hatta bundan Ukrayna bile fayda sağlayabilir.
Asıl mesele ise İsrail’deki fanatik siyasiler. Dini referansla hareketen eden bu kişiler savaşı Lübnan’a, İran’a ve diğer ülkelere yaymak istiyorlar. ABD ve Avrupa’nın desteğiyle daha büyük bir savaş peşindeler. Eğer İsrail dış siyasetine bu kişiler hakim olur ise 2024 içinde bile büyük bir savaş olasılığı yüksektir.